Berlin’ de Macera Dolu Bir Gün

Kasım’ 16

Berlin’ de 3. Gün

Güneşin parıl parıl parladığı muhteşem bir cumaya uyanmıştım Berlin’ de.

Öncelikle, geldiğimden beri gidemediğim Brandenburg Gate’ e gitmeye karar verdim. Obama’ nın Merkel‘ i ziyareti sebebiyle ABD Büyükelçiliği ile yan yana olan Brandenburg Gate güvenlik sebebiyle polisler tarafından kuşatılmıştı. Her gün Potsdamer Plats’ da inip polisleri görene kadar yaklaşık 700m yürüdüm, her seferinde uzaktan selamlayarak geri döndüm.

Bu sabah yine polisleri karşımda görünce bu sefer Büyükelçiliğin etrafını dolaşıp arka taraftan Brandenburg Gate’ e çıkma cin fikriyle içimden kıs kıs gülerek ilk gelen otobüse bindim. O otobüse binerek yeni bir maceraya girdiğimi bilemezdim.. İnmeyi beklediğim o ilk durak hayatımda görmediğim kadar uzaklıkta; 4km ileride çıktı. Otobüs gitti, ben gittim, ben gittim Brandenburg Gate arkamdan el salladı… Meğer Berlin’ in en büyük şehir parkı olan Tiergarten Park’ ın etrafından dolaşan otobüse binmişim. Zoologischer Garten’ da indim, indim ama şimdi neredeydim, nereye gidecektim 🙂

Acil rota planlaması yaparken kaybolmuşluk hissi sardı.. Hızla bir yerlere yetişmeye çalışan insanlar, akan trafik, bilmediğim bir konum ve tüm bunların içinde ben.. Telaşsız, rahat bir kaybolmuşluk hissiydi bu.. Şüphesiz tüm ulaşım ağı benim için çalışıyordu ve Berlin’ de insanlar oldukça yardımseverdi. Bu yardımseverlikleri ve güvenli bir şehir hissi vermesi, kendinden emin adımlar atmama sebep oluyordu. Etrafta biraz gezinerek yeni yerler görmüş olmanın mutluluğuyla rotamı East Side Gallery’ e çevirdim.

East Side Gallery; Berlin Duvarı’ nın 1.3km ‘ lik kısmına tüm dünyadan ressamların dünya barışı adına resimler yaptıkları bir açık hava müzesi. Ücretsiz olarak görülebilen sergide 105 adet resim sergilenmektedir. (S5, S7, S75 S-Bahn ile Warschauer Str.durağında inerek ulaşabilirsiniz.)

S5, S7, S75 S-Bahn Warschauer Str.durağı
S5, S7, S75 S-Bahn Warschauer Str.durağı
East Side Gallery
East Side Gallery
East Side Gallery
East Side Gallery
East Side Gallery

East Side Gallery’ i gezerken yakalandığım yağmur bir binanın önünde yaklaşık yarım saat beklememe sebep oldu. Maceranın devam ettiğine dair hiç şüphem yoktu.. East Side Gallery’ den dönüşte yemek yemek isterseniz Universal Music’ in karşısında bulunan Scheers Schnitzel tavsiyemdir. Burada benim tercihim schnitzel (domuz/tavuk seçenekleri mevcut) ve Alman üretimi Vita Malz alkolsüz bira oldu. Türk yemekleri yemek isterseniz Oberbaum Köprüsü’ nü geçer geçmez sağınızda kalan ve genelde Türklerin yaşadığı “Küçük İstanbul” dedikleri Kreuzberg bölgesinde yiyebilirsiniz.

Scheers Schnitzel
Scheers Schnitzel

Berlin’ in sembollerinden biri olan Oberbaumbrücke (Oberbaum Köprüsü) East Side Gallery’ nin başladığı noktada tüm şehvetiyle yıllara meydan okumakta. Köprü 1732 yılında iki katlı olarak inşa edilmiş, üstten U-Bahn(1) treni geçerken alttan da karayolu geçerek Friedrichshain ile Kreuzberg’ i birbirine bağlıyor.

Oberbaumbrücke (Oberbaum Köprüsü)
Oberbaumbrücke (Oberbaum Köprüsü)
Oberbaum Köprüsü' nün üzerinden Spree Nehri
Oberbaum Köprüsü’ nün üzerinden Spree Nehri
Kreuzberg' de üzerinde "Hoşgeldiniz" yazan bir bina
Kreuzberg’ de üzerinde “Hoşgeldiniz” yazan bir bina

Buralara kadar gelmişken ünlü Türk semti Kreuzberg’ e uğramadan olmaz. Fakat ben planımı bozmak istemedim ve yönümü tam ters istikamette olan Treptower Park’ a çevirdim.

Treptower Park çok geniş bir alana sahip ve 1949’ dan bu güne pek çok anma etkinliğine ev sahipliği yapmış. Park içinde Sovyet Savaşı anıtı, yaklaşık 7 bin Kızıl Ordu askerinin mezarı ve 16 adet lahit bulunmakta. Anıtın dışında kalan kısımlar ise sonbaharın tüm güzelliği ile beni karşıladı. Dökülen çınar ve kavak yaprakları arasında yürüyerek az önce yağan yağmurun kokusuyla huzuruma huzur kattım.

Treptower Park
Treptower Park
Treptower Park
Treptower Park
Sovyet Savaşı Anıtı
Sovyet Savaşı Anıtı

Yalnız gezmenin en güzel yanı rotanızı isteğinize göre değiştirip haritada gözünüze kestirdiğiniz yere “hadi” diyebilmenin güzelliği sanırım.. Hava artık kararmaya yüz tutmuşken şehir merkezine yaklaşarak Gendarmenmrkt Meydanı’ na gitmeye karar verdim.

Işıl ışıl noel hazırlıklarının yapıldığı meydan, yılbaşında da bekleriz diyordu adeta.. Alman Katedrali, Fransız Katedrali ve Konzerthaus’ un (konser salonu) bulunduğu bu eski meydanın tarihi 1700’ lü yıllara dayanıyor. 2.Dünya Savaşı’ nda büyük hasarlar gören bu yapılar restore edilerek günümüze taşınmıştır.

Gendarmenmrkt Meydanı
Gendarmenmrkt Meydanı

Alman Katedrali’ ne giren insanlar olduğunu görünce ben de merakla içeriye girdim. Ta tamm.. karşımda mini Alman Meclisi. Biraz milletvekillerinin yerinde oturduktan sonra kısa bir konuşma yapar gibi Merkel’ in yerine kürsüye geçtiğimde çok havalı hissetmedim değil 🙂 İçimden gelen özgürlük ve barış nidalarını bastırarak ciddi bakışlarıyla beni süzen Alman görevlilerin yanından ayrıldım. Bu tarihi katedralin artık Alman tarih müzesi olarak kullanıldığını ise sonradan öğrendim.

Yorum bırakın